Hayat, beklenmedik olaylarla doludur ve bu olayların bazıları, yaşam şeklimizi köklü bir biçimde değiştirebilir. Ali Yıldız’ın (36) hikayesi de tam olarak böyle bir durumu gözler önüne seriyor. Geçirdiği trajik bir kaza sonucu bacağını kaybeden Yıldız, sevdiği işini de geride bırakarak, sokaklarda hayatta kalmanın yollarını aramak zorunda kaldı. Şu anda bir şehrin parkında çadırda yaşayan Ali, hem geçmişinin izlerini arıyor hem de hayata tutunmanın yollarını keşfetmeye çalışıyor. Bu haber, onun hayat mücadelesini, yaşadığı zorlukları ve yeniden ayağa kalkma çabasını anlatıyor.
Ali Yıldız, sosyal hizmet alanında çalışan bir uzman olarak tanınan, hayata umutla bakan bir insandı. Her gün işine giden, insanlara yardım eden ve onların yaşamlarını kolaylaştıran bir profesyonel olarak hayata tutunuyordu. Ancak, bir gün evine dönmek için yola çıktığında geçirdiği kaza, her şeyin değişmesine neden oldu. Bir otomobilin aniden durmasıyla birlikte Ali de bir anda kendini hastanede buldu. Hem sağlık durumu hem de yaşam şekli, bu kaza sonrasında tamamen değişti.
Hastanede geçirdiği günler, acı dolu anlarla geçti. Bacağına aldığı hasar nedeniyle yapılan müdahaleler yetersiz kalınca, doktorlar bacağını kaybetmesi gerektiğini söylediler. Bu olayı ilk duyduğunda neye uğradığını şaşıran Ali, yaşadığı şoku üzerinden atmakta zorlandı. Hayatının hiç beklemediği bir köşesine geldiklerini anlayan Ali, kendisine yeni bir yol çizmek zorunda kaldı.
Bacağını kaybettikten sonra, uzun bir süre işine geri dönmeyi düşünemedi. İşvereninin ilgisizliği ve toplumun engelli bireylere olan duyarsızlığı, Ali'nin tekrar çalışmasını imkansız hale getirdi. Maddi sıkıntılar baş göstermeye başladı ve Ali, üzerine giydiği elbiselerin son derece yaşanmış ve yıpranmış görünmesine yol açan bir yaşam tarzına girmeye başladı. Sosyal devlet desteklerinden yararlanmak istemesine rağmen, sürecin karmaşıklığı ve belgelerin zorluğu ile baş edemedi.
Sonunda, dışarıda yaşamak zorunda kaldı. Şehir parkına çadır kurarak olanaklarını kısıtlı bir yaşam alanında sürdürmek zorunda kaldı. Çeşitli yardımlarla sıcak yemekler bulmaya çalışan Ali, günlerini parkta oturarak, yoldan geçen insanların yüzlerine umutla bakarak geçiriyor. Kimisi ona yardım ederken, kimisi de gözlerini ondan kaçırıyor. İnsanların hayata tutunma çabası, çoğu zaman onların yalnızca bilgisi olmadan kolayca yargılamalarına neden oluyor.
Ali’nin çadırda yaşama hikayesi, sadece onun değil, toplumundaki birçok insanın sosyal hayata dair algılarını ve değer yargılarını sorgulamalarını tetiklemeyi hedefliyor. Birçok insanın, benzer duruma düşmeden hayatlarına başka insanlarla yardımcı olmak ve empati beslemek gerektiğini anlamaları gerektiği düşüncesini taşıyor.
Ali Yıldız’ın yaşadığı yankı uyandıran bu olay, kaybedilen bir bacağın ötesinde, insanın özgürlüğünü, değerini ve onurunu sorgulamasına ihtiyaç duyduğu anları oluşturdu. Umut ve azimle dolu olan bu hikaye, herkesin hayatında belirsizlik anlarının olabileceğini gösteriyor ve umut ışığı aramanın gerekliliğini vurguluyor. Ali, yaşadığı bu zorlu dönemi aşmak ve tekrar hayata karışmak için mücadele etmeye devam ediyor. Parkta çadırında geçirdiği her gün, belki de yeniden başlayacak bir hayatın kapılarını aralayacak. Kim bilir, bir gün Ali Yıldız da yeniden eski hayatına dönebilir ya da belki de yepyeni bir yol açar her şeye rağmen hayatına yeniden yön vermek için. Bu mücadele, onun sadece bacağını değil, aynı zamanda hayatının yarısını kaybettiği duygusal bir yolculuk sonunda kendisini bulma çabasıdır.