Günümüzde ilişkilerde yaşanan zorluklar, kimi zaman korkutucu boyutlara ulaşabiliyor. Son dönemde meydana gelen bir olay, bu tür çatışmaların ne denli tehlikeli olabileceğini gözler önüne serdi. Eski sevgili ilişkilerinde yaşanan kıskançlık ve nefret duygularının aşırı boyutlara varabileceği bir başka olayda, bir adam eski sevgilisiyle olan sorunları yüzünden abisinin de desteğiyle korkunç bir işkence uyguladı. Olayın detayları, şiddetin sadece fiziksel boyutuyla kalmayıp, aynı zamanda ruhsal etkilerini de değerlendirmemiz gerektiğini gösteriyor.
Görgü tanıklarının ifadelerine göre, olay geçtiğimiz günlerde yaşandı. Eski sevgilisinin yeni bir ilişkiye başlamasını sindiremeyen adam, kardeşi ile birlikte mağduru bir alanda bularak üzerine doğru yürüdü. Kız, önce cümlelerin şiddetini hissetti ve daha sonra korku dolu anlar yaşamaya başladı. Cinsiyet temelinde yaşanan bu çatışma, özellikle erkeklerin ilişkilere olan hakimiyet anlayışının tehlikeli sonuçlarını bir kez daha bizlere gösterdi.
Eski sevgilinin abisi, kardeşinin içindeki öfkeyi daha fazla tutamayarak, çocukça bir tavırla “Çiğ çiğ yiyeceğim” şeklinde bir tehditte bulundu. Hemen ardından, şiddet eylemi başladı. Kızın kulağını ve burnunu kesmek suretiyle etkileyici bir şiddet gösterisi gerçekleştirildi. Bu durum, sosyal medyada ve haber kanallarında büyük yankı uyandırdı. Sorunun bir çok toplumsal boyutu olduğu açık. Ne yazık ki, bu tür olaylar yalnızca istisnai olaylar değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun haline geldi. İlişkilerin sonlandırılması sırasında yaşanan sorunlar, bu tür fiziksel şiddet eylemlerine zemin hazırlamakta ve birçok gencin hayatını karartmaktadır.
Bu olay sonrasında kamuoyundaki tepkiler daha da büyüdü. Kadına şiddet, toplumsal bir sorun olarak masaya yatırılmalı ve bu tür vakaların önlenmesine yönelik politikalar geliştirilmelidir. Genç yaşta birbirine bağlanan insanlardan bazıları bu olayla yaşam mücadelesi veriyor. İlişki bitiminde yaşanan çatışmaların çözümü için, ergenlik döneminde sağlıklı iletişim becerilerinin kazandırılması oldukça önem taşımaktadır. Ailelerin de çocuklarına ilişkiler konusunda sağlıklı bilgiler vermesi, sağlıksız ve şiddet içeren davranışların önüne geçmek adına büyük bir adım olacaktır.
Aynı zamanda, bu tür olayların yaşanmaması için kadınların yaşamış olduğu şiddet olaylarını ihbar edebilecekleri yasal mekanizmaların güçlendirilmesi gerekmektedir. Kadınlar destek almadıkları sürece tedirgin bir yaşam sürmeye mahkum kalmakta; ancak toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadığı sürece bu tür olayların önüne geçmek çok da mümkün görünmemektedir. Herhangi bir şiddet olayında mağdur olan kişilerin, psikolojik destek alarak bu travmayı atlatması için de gerekli hizmetlerin yaygınlaştırılması büyük bir ihtiyaçtır.
Sonuç olarak, eski sevgiliye uygulanan bu korkunç işkence vakası, sadece bireysel bir dram değil, aynı zamanda toplumun genelinde bir farkındalık oluşturması gereken bir durumdur. Bu tür olayların önlenebilmesi için herkesin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi, sesini çıkarması ve gereken her türlü önlemi alması çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki, şiddet asla bir çözüm değildir ve bu olay tüm gençlerin ve ebeveynlerin dikkat etmesi gereken bir tehlikeyle karşı karşıya olduklarını gösteriyor.